YitenCANlar

POLİS SORGUSU VE GERÇEKLEŞEN RÜYA!

Ersin Can

Ömrümde ilk kez polis sorgusundayım!

3 şüpheli olarak ayrı odalara alınıyoruz. 2 polis tarafından sorguya alınıyorum. Saate bakıyorum: 13.20. Y. ve T. isimli 2 polis, henüz avukat gelmeden konuya girizgâh yapıyorlar! Bunun avukat gelmeden önce gardımı düşürme taktiği olduğunu daha sonra anlıyorum! Polislerden herhangi bir kabalık, hakaret görmüyorum. Çay ikram ediyorlar, “hocam” diye hitap ediyorlar! Hatta üniversitelerde seviyenin niye bu kadar düştüğünü soruyorlar! Polis Y. bilgisayar ekranına bakarak “hocam, dosyan çok kabarık, en az 15-20 yıl ceza yersiniz, itirafçı olun, bildiğiniz ne varsa anlatın, yakayı kurtarın ve elinizi-kolunuzu sallayarak buradan çıkın evinize gidin!” diyor. “Suçlu olan pişman olur! Suç işlemedim ki pişman olayım, tüm suçlamaları reddediyorum!” diyorum ve duygusal anlar yaşıyorum. Şahit olduğum tablo gerçekten çok zoruma gidiyor.

 

Yaklaşık yarım saatlik bu psikolojik baskı ortamından sonra, baro avukatı B.G. geliyor. 2 polis bizi odada bırakıp kısa süreliğine dışarı çıkıyorlar. Avukat haklarımı söylüyor: “Her soruya cevap vermek zorunda değilsiniz. Hatırlamıyorum diyebilirsiniz. Daha sonra cevap verebilirsiniz.” Polisler odaya geliyor ve avukat şahitliğinde ifade almaya başlıyorlar. Doğum yerim, ilkokuldan itibaren eğitim hayatım, kaldığım yerler vs. sorular akıp gidiyor. Polis Y. ekrandan soruyu okuyor, polis T. bilgisayara cevaplarımı yazıyor.

 

Sanırım bazıları kendilerini garanti altına almak için, soruşturma süreçlerinin miladı olarak 17/25.2013 tarihini ilan ettiler. Oysa dosyada yer alan sorular neredeyse milattan önceye ait!

 

Soru: Liseyi nerede okudun? Hangi dershaneye gittin?

Cevap: Devlet lisesine gittim. Dershaneye gitmedim.

Soru: Nasıl olur? Üniversiteyi nasıl kazandın?

Cevap: 1984’de liseyi bitirdiğimde şehrimizde dershane yoktu! Kendim hazırlandım… (Polisler benden daha genç oldukları için belli ki bunu kavramakta zorlanıyorlar!)

 

Soru: Üniversitede ev/yurt nerede kaldın?

Cevap: Üniversiteyi 1984-1988 arasında okudum. Bulunduğum yerde ilk yıl kredi yurtlar yoktu. Özel yurtlar vardı fakat herhangi bir yurtta kalmadım. Ülkücü arkadaşlarla 4 yıl evde kaldım. Ev adresi ve mahalle bilgisi her şey belgeleriyle mevcut. (Üniversite yıllarımdan ülkücü bıyıklı resimlerim daha sonra delil olarak mahkemeye sunuldu!) 

 

Soru: Çocuklarını özel okula neden gönderdin?

Cevap: Devlet okulunda okuyan çocuklarım eğitimden memnun değillerdi. MEB 2014 Teşvik Yasası ile özel okula yerleştirilen çocuklara devlet desteği ilan edilince ben de müracaat ettim ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından uygun görüldü.

 

Soru: Neden özel bankada hesap açtırdın?

Cevap: Muhafazakâr bir aile çocuğuyum. Ta 1990’larda faizsiz bankacılık diyerek, faizden uzak durayım düşüncesiyle açtırdım. Kanunen legal olan bir özel bankada neredeyse çeyrek asır evvel açtırdığım hesabı 2016 yılında soruyorsunuz!    

 

Soru: Özel üniversitelere neden derse gittin?

Cevap: İlgili kanun çerçevesinde Rektörlük görevlendirmesiyle gittim. Gitmemek suçtur! Profesyonel bir eğitimci olarak kanuni görevlendirmelerle verdiğim dersleri soruyorsunuz!

 

Bu vb. sorularla yöneltilen suçlama: “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak!” Yok gülmeyin veya şaşırmayın! Bunlar bu ülkede yaşandı, yaşanıyor ve bu bizim hepimizin hikâyesi. Bilmiyorum ki masal mı desek? Belki kâbus! 25 yıldan fazla eğitimcilik hayatında eli kalem-kâğıt-klavyeden başka bir şey tutmayan bir bilim insanına bundan daha ağır bir suçlama olabilir mi?

 

Aklıma nedense nezarethanenin parmaklıkları dışında ters döndüğü için can çekişen hamamböceğini, kolumu demir parmaklıklar dışına uzatarak, çaresiz hayvana dokunarak kurtarmam geliyor! Alt üst olan hayatlar ve ülkenin adalet sistemi!

 

Verilen 10 dakikalık bir zorunlu arayı dikkate almazsak, yaklaşık 2 saat süren sorgulama 15.30 gibi bitiyor. Ara verilmesini nedeni, içeri servis edilen çayları polislerden birinin dökmesi oldu! Onlar da stres altındalar, nasıl bir ciddi (!) saçmalıkla uğraştıklarını biliyorlar. 6 sayfalık tutanağı okuyorum, her sayfayı ayrı ayrı imzalıyorum. Bu önemli çünkü sadece son sayfayı imzaladığınızda önceki sayfalara bilgi ekleme/çıkarma yapılabiliyormuş! Sağ olsun, koğuş arkadaşımın verdiği bilgiyi orada kullandım!

 

Sorgu bitince avukat ayrılıyor. Polisler çay ikram ediyorlar. Çayımı içerken baklava geliyor! Yemek istemiyorum. Sorgu süresince nazik davranan polisler “Kadın polis arkadaşlarımızdan biri araba aldı. O’nun ikramı. Lütfen hocam buyurun!” deyince “hayırlı olsun” diyerek 1 dilim alıyorum! Polislerin bana karşı saygılı davranmalarının nedenini daha sonra koğuş arkadaşım nezarethaneye dönünce açıkladı! Meğer 2 polis de Muhsin Yazıcıoğlu ekolünden gelen ülkücü kökenli polislermiş!

 

Odadan çıkartıyorlar. Diğer odadan da koğuş arkadaşım F. çıkıyor. İkimizin resimlerini almak üzere TEM şubeye götürüyorlar. İşlemler bitince tekrar ikimizi aynı araçla ilçe karakolundaki misafirhanemize (!) geri götürüyorlar. Yan koğuşta kalan T. hoca gece 22 civarı dönüyor! “Çok uzun sürdü sizin” diye sesleniyorum. “Bizim 2 saatte bitti, sizin neden bu kadar uzun sürdü?” diyerek soruyorum. İlk saatler bizimle konuşmamaya çalışan T. hoca sonraki zamanlarda konuşmaya başlamıştı. Zaten konuşmayı çok seven birisi olarak ağzında bakla ıslanmaz tiplerdendi. “Bilemiyorum ki, ellerindeki listeden isimleri tek tek sordular, ben de tanıyorum, tanımıyorum, şöyledir, böyledir diye cevaplar verdim!” şeklinde bir şeyler geveledi. Mesele anlaşılmıştı. Bu şahsın, polis, savcı ve mahkeme sürecinde kimler için neler söylediği daha sonra herkese ayrıca verilen ortak iddianamede yazılı olarak elime ulaşacaktı!   

 

19 Ekim 2016 Çarşamba (5. Gün)

Bahsi geçen bu şahsa henüz dışardayken iki kez e-mail atmış ve “OHAL komisyonunun çalışmalarında bir gelişme var mı?” diye sormuş, “eğer müjdeli haber gelirse yemek yeriz!” diye de kendisinin daha önceki bir davetini hatırlatarak takılmıştım. Suçsuz yere açığa alınmış birisi olarak, o günlerde komisyon raporu sonucuna göre göreve iade kararının çıkacağını umuyordum! Maillerime cevap elbette gelmedi! Allah’ın işine bakın ki maillerime cevap yazamayan hoca ayağıma kadar gelmiş ve teselli etmek de yine bana düşmüştü! Hatta o yemeğin kazasını da nezarethanede yaptık! Nasıl mı? Koğuş arkadaşım çok espritüel ve uyanık birisi olarak bana dedi ki “hocaya yemek ısmarlatalım!” “Boş ver” dedim. “Hak etti bu faturayı!” dedi. “Peki, seni kırmayayım!” diyerek hocaya seslendim: “Hocam, bizim yemek de kaldı öyle!”. Hiç kaybetmediği aşırı nezaketiyle yandan seslendi: “Lafı mı olur beyciğim? Burada ısmarlayayım, dışarda da yine yeriz?” Koğuş arkadaşım sırıtarak ve muziplik yapmaya devam ederek bana fısıldadı “en pahalısını ısmarlasın!” Öğlen saatlerinde polislerin izniyle, T. hoca bizlere Adana dürüm ve ayran ısmarladı! Koğuş arkadaşımın pahalı dürümü keyifle yemesini izlerken, gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

Gözaltı süresinin 24 saatlik uzatılmasına ilişkin savcılıktan gelen tebligatlar artık Çin işkencesi gibi geliyordu. Akşama doğru koğuşa gelen adliye görevlisi ve doktoru görünce nezaret süresinin 24 saat daha uzadığını anlıyorduk!           

 

20 Ekim 2016 Perşembe (6. Gün)

Enteresan ve yıllar sonra gerçekleşen bir rüya!

Gece rüyamda yurt dışından 20 yıllık arkadaşım Salih hocayı görüyorum. Gülümseyerek ve gökçek bir yüzle bana bakarak “Hocam, hicret zamanı!” diyor. “Ne hicret edecek diyar ne de hicret edecek yiğit kaldı!” diyorum.

(Bu rüyayı ben tamamen unutmuştum! 23 Mart 2024’te yazıya aktarmak için notlarımı incelerken rüya notunu gördüm ve çok şaşırdım. Çünkü 2016’nın Mart ayında Türkiye’de evimde çaresiz bir şekilde otururken aynı arkadaş beni telefonla aramış “Hocam, yurt dışına bekliyoruz!” demişti. Ve ben bu satırları, O vefakâr arkadaşın beni aradığı ülkeden yazıyorum! Rüyadan da kendisinin yeni haberi oldu! “Allah’ın takdirini rüyada görmüşsünüz. Allah’a şükrettim bizleri buluşturduğu için” dedi. Evet, sonsuz şükürler olsun bu salih insanları tanıma fırsatı veren Rabbime!)   

 

Not: Sonraki yazı; SAVCILIK SORGUSU VE KARAR!

Not: Yaşadığınız veya şahit olduğunuz hikâyeleri aşağıdaki e-posta adresine ulaştırabilirsiniz.: yitencanlar2022@gmail.com

F Tipi Cezaevi

Ersin Can

Mayıs 31, 2024

GÖZALTI VE NEZARETHANE SÜRECİM!

Ersin Can

Mayıs 10, 2024

Solverwp- WordPress Theme and Plugin