YitenCANlar

halil dinç

Halil Dinç

Doğum tarihi: 

Vefat tarihi: 

Vefat sebebi: 

Mesleği:

14.04.1972

16.08.2018

Sürgünde Vefat

Eğitimci

yiten canlar

Atina’da yıkandı, muhacirler kefenledi, Trabzon’da imam namazını kıldırmadı

Nihayet Dinç

(Eşi)

     23 yıllık yol arkadaşım, üç çocuğumun babası çınarım, sığınağımdı. Kendisi yıllardır hizmet hareketine ait kurumlarda hem edebiyat öğretmenliği hem de müdürlük yaptı. Darbe tiyatrosu oynandığında eşim Ankara’da Samanyolu Cemal Şaşmaz Kız Lisesi’nin müdürüydü.

     15 Temmuz’dan hemen sonra okulun öğretmenleri tutuklanmaya başladı.

     Eşim hakkında yakalama kararı çıkınca eşim, bu hukuksuzluğa teslim olmamak için 2 yıl gaybubet yaptı. Bizden uzak olması ve ikimizin de yaşadığı her an tutuklanma korkusu hepimizi çok etkiliyor- du. Bu yüzden büyük oğlumu Ankara’da bırakıp iki kızımla 30 Temmuz 2018 tarihinde hicret ettik.

 

EVLADIMIZI BIRAKTIK, ÜLKEYİ TERK ETTİK

 

     Yunanistan’da 5 gün hapis 6 gün kamp sürecinden sonra Atina’ya geldik. Atina’da bir apartman dairesinde kalıyorduk. Eşimin sürekli başı ağrıyordu. Geride bıraktığı hapisteki arkadaşlarını düşünmeden edemiyordu. Bir sabah eşim kahvaltısını yaptı, tıraşını oldu ve banyoda bayıldı. Onu hayata döndürmek için kızlarımla ben 45 dakika boyunca çabaladık. Ambulans ve arkadaşlarımız gelene kadar canımın yarısı Rahmet-i Rahman’a kavuşmuştu. Bizim de en zor imtihanımız başlamış, kıyametimiz kopmuştu.

GÜLEREK GEÇTİM MERİÇ’TEN

     Hicret etmeye iki gün kala “Gülerek Geçtim Meriç’ten” şiirini yazmış bir arkadaşına göndermiş, bana birşey olursa yayınlarsınız demişti.

     Vatanından ayrılırken, şiirinde ‘Vatana son bakış yaslı’ diyordu. Vata- nına bir tabutun içinde döndü. Eşimin cenazesini oğlum karşıladı.

     Eşim, Yunanistan’da yıkandı. Muhacir arkadaşları tarafından cenaze namazı kılındı. Eşimin cenazesi Trabzon Vakfıkebir’e getirildiğinde cenaze arabası verilmedi. İmam namazını kıldırmadı.

     Eşimle ilk evlilik görüşmesi yaptığımızda bana dedi ki: “Nihayet Hanım sen sadece benimle değil hizmetimle de evleniyorsun. Davalar şehit verilmeden hapis yatmadan olmaz. Gün gelir seni çocuklarımızla bir başına bırakıp ölebilir veya hapis yatabilirim. Var mısın?” Ben de ‘Varım’ demiştim. Her şeye rağmen, gittiğimiz yoldan, yaptığımız işten ikimiz de pişman olmadık. Biz kötü bir şey yapmadık. Tek yaptığımız; bu millete donanımlı ahlaklı, adaletli insan kazandırmaya çalışmaktı. Dünyamızı bir el çantasına koyduk. Kırk beş yıllık hatıramızı silerek geçtik Meriç’ten. Ama arkamızda tohumlar bıraktık orda, semaya ser çeksin diye…

   

     Canım, canımın yarısı, Halil’im helalleşemeden sessizce gitti bizden. Ben ondan razıyım. İnşallah o da benden razıdır. Yol arkadaşım elimi erken bıraktı belki ama biliyorum gittiği yer güzel. Ben ve çocuklarımızı Allah’a emanet etti.

     Sevgili okuyucu bu acı hikâyeyi oku- yup bizim için üzülme! Bu hikâye sadece burada eksik kaldı. Hikâyemiz ötelerde tamamlanacak. Güzel bir sonla, ötelerde sonsuz mutluluğa kavuşacağız…

 

GEÇTİM MERİÇ’TEN

 

Dünyam bir el çantasında.

Yok oldu bir mazi hiçten.

Acı, zorlu talihime,

Gülerek geçtim Meriç’ten.

 

Tarihin başından beri

Yaşanan, bitmeyen göçten

Yok kimseye imtiyazı

Bilerek geçtim Meriç’ten.

 

Bir zehirden iftirâyı

Duydum sen say ki baldıran

Kırk beş yıllık hâtırâyı

Silerek geçtim Meriç’ten.

 

Sırtımda bir urba ardan

Kalbim güvercin yüreği
Hem serden geçtim hem yardan

Geride mağmum dostlarım

Dolarak geçtim Meriç’ten

 

Tohumlar bıraktım orda

Semâya ser çeksin diye

Bebek, anne, yağız yiğit

Rahim Allah’a hediye

 

Hicret, evet bâkiyesi

Hicranlı duygular, içten

Vatana son bakış, yaslı
Bir akşam geçtim Meriç’ten.

yiten canlar

Solverwp- WordPress Theme and Plugin