YitenCANlar

tahir elçi

Tahir Elçi

Doğum tarihi: 

Vefat tarihi: 

Vefat sebebi: 

Mesleği:

01 Ocak 1966

28 Kasım 2015

Suikast

Avukat

yiten canlar

‘Bu mücadelenin yolcularını öldürerek sindiremeyecekler

Sezgin Tanrıkulu

(CHP Milletvekili-Avukat)

     Diyarbakır Barosu Başkanı olan Tahir Elçi, yakınlarını ‘faili meçhul’ cinayetlerde kaybeden ailelerin avukatlığını yapıyor, çatışmalı dönemlerde hukukun üstünlüğü için mücadele ediyordu.

     İnsan Hakları Savunucusu Avukat Tahir Elçi, 28 Kasım 2015 günü, sokağa çıkma yasağı ilan edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesinde Dört Ayaklı Minare önünde kurşunlanarak katledildi. Cinayetle ilgili 3’ü polis 4 sanığın yargılandığı davanın ilk duruşması cinayetten ancak 5 yıl sonra görülebildi.

 

FAİLİ MEÇHULLERİN AVUKATIYDI

 

     Elçi, Diyarbakır Barosu Başkanıydı ve uzun yıllardır faili meçhul cinayet davalarına bakıyordu. Cizreli’ydi. Yakınlarını ‘faili meçhul’ cinayet- lerde kaybeden ailelerin avukatlığını yapıyor, çatışmalı dönemlerde hukukun üstünlüğü için mücadele ediyordu.

     Tahir’in ölüm olayını duyduğumda uçaktaydım. İstanbul’dan Ankara’ya TBMM’ye Genel Kurul görüşmeleri için gidiyordum.

     Stajyerim Yunus Muratakan “Tahir Abi’yi vurdular” demişti.

     Muratakan o 5 yaşındayken Lice’nin yakılması esnasında kamu görevlilerine parmak sallayan, basına demeç veren ve kendisinin de mağdur olduğu o dosyada daha sonra avukat olarak İzmir’de Lice davasında 8 saat boyunca esaslı bir savunma yapan kişidir.

     İlk hissettiğim ve paylaştığım cümle, “Ken- dim ölmüş gibiyim”.

     TBMM Genel Kurulu’nda OHAL yasakları ile ilgili bir konuşma yapacaktım, o konuşma için de Tahir’i akşam aramış ve OHAL yasaklarıyla ilgili bilgi ve görüşlerini almıştım. Aradan 24 saat geçmeden ölüm haberini aldım.

     Tahir’i öğrenciliğinden itibaren tanıdım; tarif edilemeyecek biçimde kendine özgü bir insandı, arkadaştı, hukukçuydu ve insan hakları savunucusuydu.

 

HEM AVUKATIM OLDU HEM AVUKATLIĞINI YAPTIM


     Yeri geldi avukatlığını yaptım, yeri geldi avukatım oldu. Kendisini faili meçhul cinayetlerin ortaya çıkarılmasına adamıştı ve ağır insan hakları ihlalleriyle ilgili çalışmalar yapıyordu.

     Faili meçhul cinayetlerin ve zorla kaybettirilmelerin, faillerinin yaşayan kâbusu oldu. İğneyle kuyu kazar gibi davalarının fikri takipçisiydi. Vazgeçmezdi ve asla pes etmezdi. Tam da bu nedenle emeğini, bilgisini, mücadelesini en yetkin bir biçimde sunduğu zamanda dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun deyimiyle “Bir siyasal suikast” ile bizden aldılar.

     Diyarbakır Barosu kuruluşundan itibaren halkının yanında oldu, halkının davasını sa- vundu ve bu konularda çok ağır bedeller ödedi. Tahir’in bu ülkenin mazlumları için, insanlık onuru için, demokrasi ve özgürlükler için daha yapacağı sayısız katkı vardı. Kendisi de her zaman bu bilinçle hareket ediyordu.

 

TAHİR’İ ÖLDÜRMÜŞ OLMAKLA, BU MÜCADELENİN YOLCULARINI SİNDİREMEYECEKLER


     Onlarca avukat, hak savunucusu yetiştirmiş, işini büyük bir titizlikle yürütmüş, sayısız olayın tanığı, mağduru olmuş, üstelik tüm bunları çok genç yaşına rağmen gerçekleştirmiş olan Tahir, Diyarbakır Barosu’nun tarihi boyunca verdiği sayısız bedelden en ağır olanıydı.

     Diyarbakır Barosu’nu ve orada insan hakları mücadelesi yürüten avukatları yakından tanıyan birisi olarak söylemeliyim ki, Tahir’i öldürmüş olmakla bu mücadelenin yolcularını sindiremeyecekler.

     Aksine, baronun o misyonu her gün daha da güçlenerek, avukatlar tarafından sürdürülüyor ve sürdürülmeye de devam edecek.

     Elbet bütün bu olanların hesabını adil bir biçimde soracağız Sevgili Tahir.

Solverwp- WordPress Theme and Plugin