Doç. Dr. Mahmut Akpınar
(Akademisyen - Yazar)
1948’de Bilecik’te dünyaya geldi Şaban Kök. Fakirlik, yokluk içinde 18-20 kişilik geniş ailenin bir zemin katı paylaşmak zorunda olduğu şartlarda geçti çocukluğu. Matematiği çok iyiydi, okumayı seviyordu ama imkânlar ona ancak ortaokulu bitirme fırsatı verdi. Kök ailesi babadan, dededen lokantacı olduklarından o da 1976 yılında 3 tekerlekli bir motor ile endüstriyel yemek dağıtımına “Bismillah!” diyerek giriş yaptı.
Genç yaşta, 1982’de Hacca gitti. Hac dönüşü Eskişehir’de Gözde Lokantası’nı açtı. Böylece “Gözde Yemek” adıyla Türkiye’nin ilk ve en önemli catering firmalarından birisini kurdu. Şaban Bey’in ailesi de onun gibi; helal harama dikkat eden, çalışkan, dürüst kimselerdi.
Zaman içinde Şaban Kök, Eskişehir’de herkesin güvendiği, saygı duyduğu “Hacı Abi” dediği biri oldu. Daha sonra inşaat, seramik gibi başka alanlarda da ticaret yapmaya başladı. Türkiye’den ayrılmadan önceki yıllarda iki defa Eskişehir’in en yüksek vergi veren ilk beş şirketi arasına girmişti. Hayır işlerine ayırdığı kaynaklar onun vergi rekortmeni olmasına mani olmadı.
Şaban Kök her daim namazında niyazında, sevilen, güvenilen dürüst bir esnaftı. Hizmet Hareketi ile 1991 yılında tanıştı. Adeta bütün hücreleriyle hizmete, gençlere sahip çıktı.
İşlerin altına elini değil, gövdesini koydu. Ve Eskişehir’in temel direği, ana sütunu haline geldi. Orta Asya’ya açılımın olduğu ilk dönemlerde öğretmenlere, okullara gönderilecek malzemeler, kaynaklar için kıvranır, kendisi herkesten öte katkı verirdi. Izdıraplı olduğu kadar gayretliydi. Torunu yaşındaki arkadaşlara saygı gösterir, nezaket ve edep içinde davranırdı.
Eskişehir’de okuyan bütün öğrenciler üzerinde Şaban Abi’nin derin etkisi vardır. Onun yemeğini yemeyen yoktur. Eskişehir’deki bütün işlerin altına girmenin yanında Afrika’da bir okul açmış, yurt dışındaki eğitim faaliyetlerine de destek olmuştu.
Ülkede başlayan cadı avı sonrasında o da ülkesini terketmek zorunda kaldı. Şirketlerine el koydular, hesaplarını bloke ettiler. Yurt dışında sosyal güvencesi, imkânları olmadığı için nükseden kanser tedavisini uygun şekilde yaptıramadı. Türkiye’de kalan oğlunu hapse attılar. Gelini vefat etti. Ailesi parçalandı. Hanımı ve ailesinin bir kısmı Türkiye’de kaldı, bir kısmı yurtdışına çıkmak durumunda kaldı. En son böbrek yetmezliği de vardı ve zaten zayıf, narin olan Şaban Abi 1.75 boyuna rağmen 35 kilolara kadar düşmüştü.
Geçen bayramda Zoom üzerinden görüşmüştük. Haline, durumuna şükrediyor ve dostlarıyla görüştürdükleri için arkadaşlara teşekkür ediyordu. Gözü yaşlı, dili dualı, dürüst, ülkesine sevdalı, insanlara hizmet etme duygularıyla dolu yiğit, iz bırakan
bir insandı. Gurbette garipler kervanına karıştı ve ülkesinden uzakta defnedildi kara toprağa. Cenazesine eşi ve bazı çocukları, yakınları katılamadı.
Üretmekle, kazanmakla kalmayan paylaşan, dağıtan Anadolu’nun meyve yüklü ağaçlarını kuruttular, kırdılar, küstürdüler. Türkiye toplumu elbette bunun faturasını her türlü ödeyecektir. Ama en başta yok ettiği, talan ettiği kaynaklar, şirketler nedeniyle ekonomik yokluklarla, krizlerle imtihan olacak gibi görünüyor.