YitenCANlar

Adsız tasarım (3)
nurefşan teke

Nurefşan Teke

Doğum tarihi: 

Vefat tarihi: 

Vefat sebebi: 

 

3 Mart 2013

05.03.2021

Meriç’te boğuldu

 

yiten canlar

‘Zalim Meriç ellerimden aldı,’ tutamadım kızımı ve gitti’

Neslihan Teke

(Annesi)

     Nurefşan’ın 8 yıllık hayatı, hiç işlemedikleri suçun suçlusu olarak gösterilen anne babasına yapılan ve direkt olarak onun da maruz kaldığı zulümler sebebiyle bitti. O yüzden mazlumdu yavrum. Nurefşan’ın anlamı etrafını aydınlatan, ışık saçan demektir. Dünyamızı aydınlatmıştı kızımız. Anne ve babası olarak bu ismi koymaya karar verirken ‘‘kalp doktoru olsun kızımız, insanların kalbine maddi, manevi dokunsun” diye niyet etmiştik. Kızımız naif, kibar, oturması kalkması, olaylara verdiği tepkileriyle sanki büyümüş ve küçülmüştü. Cennete namzet bir hali vardı.

 

EŞİMİN YANINA GİTMEK ÜZERE YOLA ÇIKTIK

 

     Onun insanın hüznünü alan, yüzünü güldüren bir hâli vardı. Yaşanılan o hain darbe gecesinden kısa süre sonra babası yurtdışına çıkmak zorunda kaldı. Kızım babasından ayrıldığında 3,5 yaşındaydı.

     Eşimin yanına gitmek için çıktığımız yolda, ‘şüpheli kişinin eşi ve kızısınız’ diyerek bizi İstanbul Havaalanı’nda gözaltına aldılar. Pasaportlarımıza el kondu. Bana yurtdışı çıkış yasağı kondu. Babasına hasret bir evladın çaresizliğini anlatmak mümkün değil. O dönemde, yasağım kaldırılmadığı gibi, “Vatansızlar! Hainler!” şeklinde hakaretlere maruz kalıyordum.

 

BABAMI VALİZE KOYUP GETİRSEK POLİS GÖRMEZ


     Kızım büyüdükçe içindeki baba özlemi de büyüyordu. ‘‘Babamı valize koyup getirsek polis onu görmez!’’ diyordu. Babası olmadan 5 yıl geçmişti. Nurefşan’ın pasaport süresi de dolmuştu. Yeniden pasaport alabilmek için eşimin göndereceği bir evraka ihtiyaç vardı. Eşim, bulunduğu ülkede konsolosluğa giderse tutuklanırdı. O yüzden kızımıza yeniden pasaport alamıyorduk. Yeniden aile olabilmek için tehlikeli olduğunu bildiğimiz yolu deneyecektik.

     Edirne sınırında yaptığımız ilk denemede yakalandık. Mahkemeye çıktım ve denetimli serbestlikle salıverildim. Yıkılmıştım ama çarem de yoktu. Yeniden tutuklanacağımı bile bile kızımla bu tehlikeli yolculuğa çıktık.

     3 Mart 2021 tarihinde Meriç Nehri’ne kaçakçılarla beraber gece saat 02:30’da geldik. Maalesef jandarma yolda, kaçakçıların arabasını durdurup nehirden geçerken kullanacağımız asıl botu almıştı. Kaçakçılar yeni bir bot buldu ama bu bot çok basit görünüyordu. Bota binmemek için çok direndim ama başka çaremiz yoktu.

     Bizi bota bindirdiler. Su çok yüksek ve soğuktu. Nurefşan bot üzerinde giderken “Anne sabret! Çok az kaldı babama kavuşmamıza, kötü günler geride kalacak Anne” diyordu.

     Kızımın dilinden bu cümleler dökülürken kalabalık oluşumuz ve suyun yükselmesinden dolayı bot bir anda alabora oldu, suya düştük.

     Bir kaç defa kızımı suyun üzerine çıkartmaya çalıştım, bana tutunmasını, nefes almasını söyledim ama maalesef ne o ne de ben daha fazla dayanamadık. Tutamadım kızımı ve gitti! Ben de bir süre sürüklendikten sonra, bir ağaca tutundum. Yaklaşık 4 saat suda kaldım. Kızım gitmişti ama ben yaşıyordum. Ne yapacaktım? Babasına ne diyecektim?

     Orada tutunduğum ağaçta, ellerimi bırakıp canıma kıymayı çok düşündüm ama inancım ve değerlerim buna engel oldu. Yine de beni alması için Allah’a çok dua ettim. Gece 3’te düştüğümüz sudan tahminen 7 gibi donmak üzereyken çıktım.

 

KIZIMIN CESEDİNİ JANDARMAYLA BİRLİKTE SUDAN ÇIKARDIK

 

     Jandarma ve yanımdaki kişilerle beraber kızımı sudan çıkarıp defnettim. Eşim, 3 buçuk yaşından beri görmediği, dokunamadığı kızının cenaze törenini telefon ekranından izliyordu. İkimiz için de dünya artık bitmişti. İmzamı atmadığım ve yurtdışı çıkış yasağımı deldiğimden dolayı polisler her yerde beni arıyordu. Gözleri o kadar kin ve nefretle doluydu ki yavrumu kaybetmeme bile merhametleri yoktu. Ben bir kere daha, kızımın vefatından 1 buçuk ay sonra tekrar aynı yollardan, aynı yerlerden geçerek Avrupa’ya geldim. 6 yıl aradan sonra kısa bir süre önce eşimle kavuştuk. Kızımın yokluğunun verdiği acıyı, inancımız ayakta tutuyor.

 

DOKTOR OLMAKTI BÜYÜK HAYALİ

 

     Yaşasaydı kalp ve damar cerrahı olacaktı. Bu konu üzerine babasıyla çok sohbetleri olurdu. İnşallah onun adına hastaneler kurmayı bizlere nasip eder Rabbim…

      Gelişiyle hayatımızı ve kalbimizi nurlandıran Nurefşanımız gidişiyle büyük bir acı bırktı. Doktor olarak dokunamadığı insanların kalbine, masumiyetiyle ve mazlumiyetiyle dokundu. Hayatımızdan ve bu dünyadan bir Nurefşan geldi – geçti. Rabbim şefaatçi eylesin!

Solverwp- WordPress Theme and Plugin