YitenCANlar

Adsız tasarım (3)
Muzaffer Özcengiz

Muzaffer Özcengiz

Doğum tarihi: 

Vefat tarihi: 

Vefat sebebi: 

Mesleği:

15 Eylül 1961

26 Nisan 2019

Cezaevinde kalp krizi

İlahiyatçı

yiten canlar

Diyanet’te din görevlisiydi: Şikâyet edip cezaevine attıranlar “İmamdı” demişler

Mansur Turgut

(Arkadaşı)

     Nazik, nezih, düzenli, heyecanlı, gayretli bir adam… Öğrencilik yıllarını İzmir’de geçirdi. O’nu İzmir, Balçova Uğur Yurdu’ndan tanıyorum. Mesai arkadaşım, ağabeyim.

 

MERHUM TURGUT ÖZAL’I AĞIRLAMIŞTI

 

     Öğrencilik yıllarından hemen sonra müdürlük yaptığı o yurtta nezaketi ile Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı misafir ettiğini hatırlıyorum, o fotoğraflar gözümün önünden hiç gitmiyor.

     İlahiyat Fakültesi mezunu, olan din dersi öğretmeni Muzaffer Bey 7 Nisan 2017 tarihin- de “imam” olduğu gerekçesiyle tutuklandı…

     Haksız itham ve güya itiraf olan “iftira” ile hapse konuldu.

      2 yıldan biraz fazla hapishanede kalan Muzaffer Özcengiz, tek başına kaldığı hücrede kalp krizi geçirerek vefat etti.

      Fazla söze ne hacet, Muzaffer Bey vefatından 4 gün önce Çorum İnfaz Hakimliği’ne yazdığı 4 sayfalık dilekçe ile durumunu ve nasıl ölüme terkedildiğini bütün boyutlarıyla ortaya koymakta, dilekçenin bir kısmını sizlerle paylaşıyorum;

     “58 yaşındayım. İzmir’de öğretmenlik yaparken önce görevimden ihraç edildim. Akabinde tutuklanıp Çorum Kapalı Cezaevi’ne konuldum. 2 yılı aşkındır buradayım…

      Hipertansiyon, troid, şeker, prostat, bel, boyun fıtığı, ileri derecede işitme kaybı ve de son bir yıldır psikolojimin ileri derecede bozulmasın- dan psikiyatri tedavisi de görüyorum.

     Kaldığımız şartlarda adına hücre denmese de hücre şartları uygulanmaktadır. 24 saatte sadece 1 saat oda, görüş saatinde avukat, doktor vb. çakışmalar durumunda o günkü havalandır- maya çıkma hakkımız yanmaktadır.

     Hiçbir sosyal faaliyete, defalarca başvurmamıza rağmen katılamıyorum. Halı sahaya çıkma imkânı da aynı durumdadır. Haftada bir gün de olsa halı sahaya çıkma ortamı sağlanmadı.

     Hücrede mutfak bölümü olmadığı için yemek, bulaşık, temizlik işleri tuvaletteki el yıkama lavabosundan karşılanıyor.

     Kapalı alan fobim var, bunalıyor, sıkılıyor, kendime zarar vermekten endişe ediyorum.

      Cezaevine gelmeden önce kronik sağlık sorunlarım var olup periyodik olarak doktor kont- rolünde muayene ve tedavilerim devam etmekte idi. Buraya getirildikten sonra hastalıklarım ve kullandığım ilaçlarım 1 iken 4’e çıkmıştır.

     Cezaevinin genel yoğunluğundan ötürü zorunlu da olsa kurum doktoruna çıkılama- makta, hele hastaneye sevk aylar geçtiği halde gerçekleşmemektedir.

     Bundan dolayı her gün kötüye gitmekteyim.

     Zorunlu kullandığım ilaçlarımı haftalar-aylar geçmesine rağmen tedarik edememekteyim.

     Normal koğuşlara verilen bazı kantin malzemeleri bizlere verilmemekte olup, hiçbir neden, sebep de aylardır ortaya konmamıştır.

     Örneklerim var; Kurum müdürlerimiz -tamam sorun yok verilsin demelerine karşılık 5 aydır verilmemektedir.

     TV, internet, bilgisayar ortamından faydalandırılmıyoruz.

     Normal çok kişili koğuşta kalırken kronik hastalıklarımdan dolayı baş dönmesi, denge kaybı, tansiyon ve benzerlerinde, ortak işlerde, yemek, bulaşık, temizlik gibi oda ve koğuş arkadaşlarım yardımcı oluyor, sorunlarımı onların yardımı ile giderebiliyorum.

     Hücrede ise yemek, temizlik, bulaşık vb. tüm işleri sağlık sorunlarımdan dolayı yerine tek başıma getiremiyorum. Hayatımı gece gündüz her daim idame ettirmek için başkalarının yardımına ihtiyaç duyuyorum.

     Yaşam hakkımın elimden alınmaması gerektiğine bunun aksinin hem hukuki hem de vicdani sorumluluk gerektirdiğine, zira hem kronik sağlık sorunlarım dörde katlanmış hem de 58 yıldır yaşamadığım depresyon, psikiyatri hastası olmakla son bir yılı aşkındır tedrici intihara-ölüme sevk edildiğimi, bu konuda yazılı sözlü tüm başvurularım ve de haklı geçerli nedenlerime rağmen, duymazdan ve görmezden gelmek, hangi kanunda, hangi hukukta yazılıdır bilmek talep ediyorum.

     Yaşam şartlarım her geçen gün (bir kısmına parmak bastım) iyice kötüleşmekte ve ben kötü- ye doğru gitmekteyim. Yaşam hakkımın elimden alınmaması, iyileştirilmesi için çoklu koğuşa alınmamı insaniyet namına talep ediyorum.”

 

DİYANET’E BAĞLI OLARAK DİN GÖREVLİSİYDİ: ŞİKAYET EDENLER ‘İMAM’DI DEMİŞLER

 

     Muzaffer Bey’in sevgili eşi ise şunları ifade ediyor;

     Çankırı’da öğretmendi. Yemeyip içmeyip şikayet edenler olmuş.

     Çankırı’da Diyanet’e bağlı olarak din görevlisiydi ilk başta. Daha sonra öğretmen olmuştu.

     Şikayet edenler imamdı demiş.
     Artık o imamdır lafını nasıl anladılarsa…

     Çankırı’da 7 gün gözaltında kaldı, sonra Çorum’a götürüldü.
     İki yılda çok çöktü eşim. Biz bunları hak etmedik. İnsanlık bu kadar ucuz mu, hiç mi değerimiz yok. Biz bunları hak edecek ne yaptık?

     Evet, yazdığı dilekçeden 4 gün sonra, Muzaffer Cengiz, Çorum Cezaevi’nde, kaldığı hücrede kalp krizi geçirerek hayatını kaybetti. Bir hesap daha ahirete kaldı

yiten canlar

Solverwp- WordPress Theme and Plugin