Ercan Aydın
(Sanatçı)
“Göçmen kuşlar giderken uzaklara Hoşçakalın diyecek bizlere, Uğurlarken onları aç olacağız Döndüklerinde aç olacağız, / Belki aç kalacak belki hiç kalmayacak / Kalırsak dik ölürsek yiğit olacağız’’
Böyle diyordu Grup Yorum, ellerinde tek direniş çaresi olarak bedenleri kalmış yiğit yoldaşları için. Tarihin her döneminde haksızlığa uğrayan insanlar değişik direnme modelleri ortaya koydular. Hukukun üstün ve var olduğu ülkelerde bu haksızlıklar elbette öncelikle hukuk yoluyla aşılmaya çalışıldı ama hukukun olmadığı, keyfi uygulamalarla insanların haklarının gasp edildiği ülkelerde ise bu yol kapalıydı ve insanlar kendilerince direniş modelleri yarattılar.
Türkiye’de yaşanan anti-demokratik uygulamaların yakından tanığıyız. Özellikle son dönemde yaşanan olaylar hepimizi derinden yaraladı. Bugün sizlere anlatacağım hikayenin kahramanları bu adaletsizliklerden payını almış 4 göçmen kuş…4 ulu çınar…
Ebru Timtik… Dersimin kınalı ceylanı, halkının, ezilenin, haksızlığa uğrayanların korkusuz başeğmez avukatı. Kâh 15’inde
bir fidan Berkin Elvan‘ın duruşmasında kâh Somalı madencilerin… Aldılar onu bir gün… Her zamanki gibi haksız hukuksuz biçimde. Kanatlarını kırmaya çalıştılar, direndi. Zulme teslim olur mu yiğitler… Olmadı… Onu yargılamak isteyenleri o yargıladı kürsüde… Direnişinin 238.gününde ölümsüzleşirken he- pimize halkının avukatı nasıl olur onu öğretti, omuzlarımıza koca bir yük bırakarak…
Grup Yorum… Tüm dünyada tanınan, sevilen, şarkıları nesilden nesile dilden dile dolaşan bir protest müzik grubu. 30 yılı aşkın bir süredir müzik yapan Grup Yorum’un zaten bu ülkede başı beladan hiç kurtulmadı. Hapisler, sürgünler, başlarına konan ödüller vs… Bunlara rağmen hiç susmadı Grup Yorum, şarkılarını baş eğmeden söylemeye devam etti. Ta ki konser yasakları başlayana kadar… Her türlü hukuksal yolu denediler ama başta yazdığım gibi hukukun üstün olmadığı ülkelerde bundan bir sonuç çıkmazdı, çıkmadı da nitekim… Adı boşuna Kar makinesi değildi Grup Yorum’un. En zor şartlar altında bile aldıkları kararlarla yolları açmayı bilmişlerdi. Yine öyle oldu… 2 üyesi bu keyfi, haksız konser yasağına karşı bedenlerini açlığa yatırarak direndiler. İstedikleri sadece özgürce şarkılarını söylemekti. Helin Bölek ve İbrahim Gökçek… 7 notanın komutanları… Yıllarca enstrümanlarıyla direniş şarkıları çalıp söylediler, artık enstrümanları bedenleriydi… Eğilmediler, zalimin zulmü varsa mazlumun türküleri var dediler… Helin direnişinin 288. gününde İbrahim ise 323. gününden sonra ölümsüzleşti. Sadece şarkılarını söylemek isteyen bu insanların hakları, canları gasp edildi… Onlar bize halkının sanatçısı nasıl olur öğreterek gittiler… Grup Yorum elbet bir gün bu zincirleri kıracak, elbet şarkılarını tekrar özgürce söyleyecek ve o sahnede Helin ve
İbrahim yine en önde olacak… Koçak Mustafa, yiğit Mustafa, emekçi Mustafa… Gencecik yaşına bir sürü iş sığdırmış elleri nasırlı yüreği kor bir alev… Onu da aldılar bir gün. Haksız deliller ve iftiralarla tutuklandığında kabul etmedi, direndi. Tüm hukuk yollarını ona kapatanlar bir şeyi unutmuşlardı.
Tarih korkakların değil cesurların tarihidir. Koçak Mustafa da sadece kendi tarihini değil direnmenin de tarihini yazdı bedeni hücre hücre erirken… Nefes almakta bile zorlanır- ken baş eğmedi. Adil bir biçimde yargılanma talebini son nefesine kadar sürdürdü. Sadece Adalet istiyordu açlığının 297.gününde ölümsüzleşirken… Sadece adalet..
Yayından fırlamış 4 ok, 4 göçmen kuş, 4 adalet savaşçısı… Onlar sadece kendileri için ölmediler. Zulmün karsısında kim varsa onlar için direndiler. Öldüler, yenilmediler…
Anıları önünde saygıyla…