YitenCANlar

Adsız tasarım (3)
memduh bayraktar

Memduh Bayraktaroğlu

yiten canlar

Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!

Memduh Bayraktaroğlu

(Gazeteci-Yazar)

     “Köroğlu” denilince akla: İntikam, özgürlük ve kavga gelir. İntikam sebep, özgürlük ve kavga neticedir. Neden, intikam netice değil de özgürlük ve kavga sebep?

     Çünkü Köroğlu veya diğer benzer halk kahramanlarında kişiye cesareti, özgürlük sevdasını ve kavga gücünü veren intikam duygusudur…

     Ası adı Ruşen Ali olan Köroğlu lakaplı halk ozanı ve kahramanının 16. yüzyılda yaşadığı biliniyor…

     Neden “Köroğlu?”
     Kısaca anlatayım…
Babası seyis Yusuf, Bolu Beyi’nin ahırlarında çalışıyor. Bir gün Bolu Beyi, Yusuf’tan kendisine muhteşem bir at seçip getirmesini istiyor. Yusuf arayıp sorduktan sonra, çelimsiz bir kır tay bulup geliyor.

     Bolu Beyi böyle çelimsiz bir at getirdiği için seyis Yusuf’a çok kızıyor. Getirdiği bu zayıf ve güçsüz tayın kendisine hakaret olduğunu söylüyor ve seyisinin gözlerine mil çektiriyor.

     Gözlerine mil çekilen Yusuf, yanına oğlu Ruşen Ali’yi ve çelimsiz tayı da alıp Bolu’dan çıkıyor.

     Ruşen Ali, babasının tarif ettiği tarzda, tayı karanlık bir ahırda besliyor. Tay, belli bir za- man sonra kanatlanıp, eşsiz bir küheylan oluyor.

     Bu arada Yusuf’un yüreği, Bolu Bey’inden alacağı intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor.

     Ancak, hem gözleri görmüyor hem de mücadele edecek gücü yok.

     Bu sırada o bölgeden geldiğini söyleyen kimi seyyahlar Aras Irmağı’ndan akan gelen suyun Bingöl’e vardığı yere üç sihirli köpük ineceğinden söz ederler.

     Bu üç köpüğü içebilenler ebedi hayata kavuşacak, yiğitlikle donanacak ve çok başarılı bir şairlik yeteneği kazanacak…

     Ruşen Ali babasını ve küheylanı alır Bingöl’e gider. Nihayet sihirli üç köpük gelir…

     Köpük gelince de kendisi içer. Babasına köpüksüz su verir.           Neden?..

      Babasına kazık atmak için mi?

     Hayır. O yaşında bir adamın Bolu Beyi ile başa çıkamayacağını, bu defa canından da olacağını hesap eder de ondan…

     Üç sihirli köpükten içen Köroğlu’na muazzam bir cesaret ve güç gelir… Her konuşması adet bir şiire dönüşür. Babası öldükten sonra Ruşen Ali kır-atıyla birlikte dağa çıkar. “Köroğ- lu” diye ün alır.

     Bir derebeyi gibi yaşamaya başlar. Her savaşta üstün gelir; bezirganlardan, beylerden, paşalardan aldıklarını yoksullara dağıtır. Delikli demir (tüfek) icat olunup da eski yiğitlik gelenekleri bozulunca, arkadaşlarına dağılmalarını tavsiye eder “sır olur” kırklara karışır.

     Şimdi bu Köroğlu ne alaka? Söyleyeyim…
     Türklerin Robin Hood’u da Köroğlu idi. Zalim zenginden alıyor, fukaraya dağıtıyordu. Zira iktidarlar fukaradan topladıklarını az sayıda yandaş ve zalim zenginle pay ediyorlardı.

     Yani canlarım, bütün bu zulümlerin hesabının sorulmayacağını zannedenler varsa yanılıyorlar, hem de çok yanılıyorlar!

     Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi:

     “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner!”

yiten canlar

Solverwp- WordPress Theme and Plugin