YitenCANlar

Adsız tasarım (3)
Prof. Dr. Haluk Savaş

Prof. Dr. Haluk Savaş

Doğum tarihi: 

Vefat tarihi: 

Vefat sebebi: 

Mesleği:

2 Mart 1966

30 Haziran 2020

Kanser

Akademisyen

yiten canlar

‘Burada öleceğim, herkes bunun sebebinin kimler olduğunu bilecek’

Prof. Dr. Zekeriya Aktürk

(Üniversite Arkadaşı)

      Her gün ölüyoruz. Ölenle de ölmüyoruz. Hayatımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bir süre üzülüp ağlıyoruz, sonra unutuyoruz.
      Haluk kardeşim 30 Haziran 2020’de aramızdan ayrıldı. O, KHK zulmüyle mücadelenin sembolü oldu.

      İyiliğin üstün gelmesi için kötülükle mücadele eden örnek insanları anmalı ve çoğaltmalıyız. Bu açıdan Haluk Hoca’nın mücadelesine iyi bakmak gerekir.

 

O, EN ZOR ŞARTLARDA ZULME VE ZALİME MEYDAN OKUDU

 

     Korkmadı. Haluk Hoca’nın şu sembol sözü çok önemli: “Memleketimi bırakıp hiçbir yere gitmeyeceğim. Burada öleceğim ve herkes bunun sebebinin kimler olduğunu bilecek”.

      Vefat etmeden birkaç gün önce yanında olan bir arkadaşım huzur içerisinde olduğunu söylemişti. Ölüm döşeğinde dahi zulme karşı mücadele mesajları vermesi ayrıca manidardır. “Bunu kimlerin yaptığını herkes bilecek” demişti. Eğer şüphesi olan varsa söyleyeyim: Bunu yapanlar, özelde tek tek politikacısından amirine ve memuruna, en tepeden en aşağısına kadar bu istibdat döneminin figürleridir. Genel anlamda da 85 milyonun içindeki bütün din ve milliyet tüccarlarıdır.

     Haluk Hoca’yı anlatmak için sempozyumlar yapılmalı, belgeseller çekilmeli.

     Cezaevinde yazmaya başladığı hatıralarını bana tashih ettirmişti.

     Tedavisinin bilerek nasıl geciktirildiğini, eski iş arkadaşlarının siyasi çıkarlar uğruna kendisine nasıl düşmanca davrandığını, tıbbî ahlakın kabul edemeyeceği utanmazlıkları yapan meslektaşlarını isimleriyle anlatıyordu o hatıralarda.

     Prof. Dr. Haluk Savaş’ın benim için önemli olan birkaç yönünü daha paylaşayım:

     O bir dost idi. Son istibdat döneminde gerçek dost sahibi olmanın ne kadar zor ve önemli olduğunu gördük. Hastalığına rağmen başkalarının dertleriyle ilgilenirdi. Rahatsızlığı sırasında, Antep’te ziyaretine gitmiştik. Başarılı ve nam yapmış bir psikiyatri profesörü olarak ekonomik durumu çok iyiydi. Evindeki hal hatır faslından sonra, üniversitelere başvurduğumu ama kabul edilmediğimi, şimdilik evimin balkonunu ofis yaptığımı, orada danışmanlık ve tercüme işleriyle meşgul olduğumu anlattım. Durumuma çok üzüldü ve “Hele bak, bu ülkenin profesörlerine reva gördüğü yaşantıya bak. Bilime ve alime saygı duymayan milletin sonu nasıl olabilir ki…” dedi ve cebindeki bütün parayı çıkarıp zorla benim cebime soktu. “Zekeriya’cığım, burada ne kadar olduğunu bilmiyorum ama bu parayı bana iyilik yapmak için kabul et. Biliyorum, sen kanaatkârsın; ihtiyacın olmayabilir ama benim sana iyilik yapma ihtiyacım var” demişti. Beni ağlatan, unutamadığım bir hatıradır…

     O bir mücadele insanıydı. Mücahit arayanlar onun hayatına baksın. Haluk Hoca’yı üniversite yıllarından beri tanıyorum. O öğrenciyken de doğru bildiklerini açıkça söylemekten çekinmez, mücadele ederdi. Hakk’ın hatırı âlîydi onun için. Kimsenin hatırı için Hakk’ın hatırından vazgeçmezdi. Vefatına kadar da birçok insana ilham kaynağı oldu. Yaydığı enerji güçlü bir çekim alanı oluşturuyordu. KHK platformları Prof. Dr. Haluk Savaş adını bir vefa olarak taşımaya devam ediyor. Bu istibdat dönemi bittiğinde ve Türkiye’ye huzur geldiğinde de adı yaşatılacaktır.

     O bir insan tutkalıydı. KHK zulmü ile mücadelede her kesimden insanın bir araya gelmesinde onun bakış tarzının etkili olduğunu düşünüyorum. Bir taraftan inancını ve değer- lerini korurken diğer taraftan hak arayışında kimseyi ötekileştirmiyor, her düşünceye ve yaşam tarzına saygı duyuyordu. KHK platformlarında gördüğüm bu birlikte yaşama kültürü bana gelecek adına da ümit vermektedir.

     O bir bilim insanıydı. Alanının en iyilerindendi. Genel geçer bir nasihattir: Hoşunuza giden bir iş yapın ve yaptığınız işte en iyi olun. Haluk Savaş’ın bilimsel atıf sayılarına bakarsanız bunu siz de teyit edeceksiniz. Ömrünün son yıllarında akademik üretim imkanlarının olmamasına ve vefatının üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bilimsel eserlerine yapılan atıf sayısı 6 binin üzerindedir. Bir karşılaştırma yapabilesiniz diye söyleyeyim, Türkiye’de halen aktif görevde olan profesörlerin, hatta dekan, rektör, YÖK başkanı olan kişilerin yüzde 99’unun atıf sayıları daha düşüktür.

     Sonuç olarak, Haluk kardeşimin bana zamanında dediği gibi ben de ona seslenmek istiyorum: “Haluk Hocam, seni insanlığın evrensel değerlerine sahip çıkan bir insan olarak tanıdım. Zulme karşı mücadelene şahidim. Şimdi inancının vadettiği cennette olduğunu kuvvetle ümit ediyorum. Yine de kendi manevi ihtiyacımdan dolayı sana hergün dua ediyorum.”

 

 

 

Solverwp- WordPress Theme and Plugin