YitenCANlar

cemile çagırga

Cemile Çağırga

Doğum tarihi: 

Vefat tarihi: 

Vefat sebebi: 

Mesleği:

10 Aralık 2005

8 Eylül 2015

Polis kurşunu

İlkokul öğrencisi

yiten canlar

Cizre’de polis kurşunuyla öldürülen Cemile’nin cesedi 3 gün derin dondurucuda saklandı

M. Ali Aslan

(HDP 26. dönem Milletvekili)

     Yıl 2015’te Hendek savaşları başlamıştı. Güneydoğu’daki birçok şehir savaş alanına dönmüştü. Taş taş üzerinde kalmamıştı. Diyarbakır, Şırnak, Hakkâri, Cizre, Silopi, Nusaybin ile diğer Kürt illeri adeta hayalet şehrine dönüşmüştü. Masum bölge halkı ise sokağa çıkma yasağı nedeniyle tam anlamıyla bir açık cezaevine hapsedilmişti.

     Bölgede 45 dereceye varan aşırı sıcaklar, hayatı cehenneme dönüştürmüştü. Sokak yasağı ayrı bir ıstıraptı. Ağır silahlar eşliğinde çatışmalar, Cudi, Nur ve Yafes mahallelerinde sürüyordu.

     Cemile Çağırga, Cizre’de yapılan operasyonlar kapsamında ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında katledildi.

CEMİLE ÇAĞIRGA’NIN ÖLÜMÜNÜN ÜZERINDEN 7 KOCA YIL GEÇTİ

     Cizre’de zırhlı bir araçtan açılan ateşle 10 yaşındaki Cemile Cizir Çağırga öldürülmüştü.

     Aslında bu zulüm, Çağırga ailesi için ilk değildi. 1992’de evlerine havan topunun isabet etmesi sonucu Cemilenin 2 kız kardeşi olmak üzere 7 kişiyi kaybetti Çağırga ailesi.

     Anne Çağırga “Cizir” diye seslendiği kızı Cemile’yi gözyaşlarıyla şöyle anlatıyor:

     “Cizre’den de patlama ve silah sesleri geliyordu. Birden bize de ateş edilmeye başlandı.

     Cemile önüme düştü, ben de üzerimize yağan kurşunlardan korunmak için Cemile’nin üzerine kapattım kendimi.

     Cemile kollarımda can verdi. O gece kızımın cesedini koynuma alarak uyudum.

     Kınayı çok seviyordu. Saç ve ellerini kınaladım, sonra yıkayıp kefenledik.

Cesedi bozulmasın diye, kayın biraderimin evindeki derin dondurucuyu getirip kızımı içine koyduk. Üç gün boyunca kızımın cesedini buzlukta beklettik. O günden beri ne zaman buzdolabının kapısını açsak aynı acıyı tekrar tekrar yaşıyorum.”

İNSANLARIN YÜREKLERİ ARTIK YANMASIN

 

     Cemile’nin vurulduğu yıl, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekiliydim.

     10 yaşında bir kız çocuğu vuruldu dediler.

     Kelimeler ile tarif edilmeyecek kadar zor ve acı bir durum. Vurulan sadece Cemile değildi.

     35 günlük M.Tahir Yaramış isimli bebek yoğun gazdan olmak üzere, Sait Çağdavul (19) ve Mehmet Emin Levent’in (21) hayatlarını kayıp edenlerdendi. Cemile’nin evlerine taziyeye gittik, evin kapısı ve duvarlarında mermi izleri vardı. Taziye sırasında, ben cenaze gömüldü sanmıştım. Ama cenazenin içerde olduğunu söylediler. ‘Gömmemize ve ambulansa götürmemize izin vermiyorlar’ dediler.

     155’i aradım. Çünkü vali ve kaymakam bizimle görüşmüyordu.

     Telefonu açan polis memuru kibarca; “Yapabileceğimiz bir şey yok, kontrol bizde değil.

     Cizre tamamıyla dışardan gelen özel silahlı birliklerin kontrolünde.” dedi.

     Cenazenin derin dondurucuda olduğunu bilmiyordum. İçerde feryatlar ve ağıtlar yükseliyordu. Cesedin derin dondurucuda olduğunu görünce şoke olmuştum.

     Tüylerim diken diken oldu, nutkum tutuldu. Dönemin İçişleri Bakanı Selami Altınok’tu özel kalemine ulaşıp olanları anlattım ama durumu inandıramadım.

     Sonra aklıma Cemilenin derin dondurucudaki fotoğrafını çekip basına vermek geldi, çok zor bir durumdu. Ama belki fotoğrafı basına düşse, kamuoyu tepki verir hem defnederiz dedim. Etik görmüyordum, ama ortada da bir cenaze ve her gün ölen çocuklar vardı.

     Bu fotoğraf, Cemileyi getirmeyecekti ama başka çocukların ölmesini öldürülmesini engelleyebilirdi. Ailesinin izniyle resmi kamuoyuyla paylaştım.

 

HAYATTA BANA EN ÇOK IZDIRAP VERECEK FOTOĞRAFI ÇEKTIM

 

     Cemilenin küçük bedeni beyaz kefene sarılmış, biraz bükülmüş haliyle derin dondurucuya konmuştu. Bir kaç fotoğraf çektim, her bir fotoğraf ruhumu kalbimi zihnimi bedenimi, canımı yaktı. Hâlâ aileyi her sene ziyaret ederim, aynı ızdırabı duyarım.

     Havuz medyasının iftira ve karalama haberlerini de düşünerek, abisi Azad’ da dondurucunun yanında durdurarak, resmi çektim. Fotoğraf kısa sürede yayıldı.

     Tabi, her zaman olduğu gibi havuz medyası tarafından yine, ‘İsrail Ürdün sınırında öldükten sonra derin dondu- rucuya konan Filistinli kız cocuğunun fotoğraflarını yayın- ladı” iftirasına maruz kaldım. O dönem AKP Milletvekili Şamil Tayyar, “provokasyon” yapılıyor diye Tweet attı.

     Sonra abi Azadın derin dondurucu başındaki resmini yayınlayıp ‘utanın’ dedim. Burası Cizre ve bu da Cemilenin abisi Azad dedim ve o iftiracıları etiketledim.

     O dramatik tablo ve katliam bu görüntülerle kamuoyuna yansıdı.

     Sokağa çıkma yasağından dolayı ambulanslara müsaade edilmemesi Cemile’nin kan kaybından ölmesine neden olmuştu.

     Cemile’nin vurulduğu yerin ilerisinde özel harekât timlerinin konumlandığı bir nokta var.

     Zaten polislerden başka kimseyi sokaklarda bulmak neredeyse imkânsız.

      Ve ne yazık ki, böyle somut bir dosya, faili meçhul denilerek savcılıkça kapatıldı.

     Fotoğraf basına düştükten ve kamuoyu tepkisi olunca, 3 gün sonra yetkililer Milletvekilleri, Cemilenin cenazesini ambulansa teslim edebilir dediler. Tabuta izin verilmedi.

     Ben, Faysal Sarıyıldız, Leyla Güven, Ferhat Encü, Enise Güneyli, Leyla Birlik, Sibel Yiğitalp, Ayşe Acar , iki uzun battaniyeye sarılı şekilde cenazeyi ambulansa götürürken bize ateş açıldı.

     Burada cenazeyi ambulansa teslim edecekken zırhlı araçlardan açılan ateş, mermiler, yoğun gaz bombardımanı altında cenazeyi ambulansa ulaştırdık.

     Sait Çağdavul (19) ve Mehmet Emin Levent’in (21) hayatlarını kayıp edenlerdendi.

Solverwp- WordPress Theme and Plugin