Ersin Can
“Bir küçük selam”
Hepinize merhaba diyorum. “Selamın küçüğü mü olur?” demeyin. Acılar dolu Anadolu’nun ifritten süreçlerinin bedelini çok ağır ödeyenlerin yanında, çektiğim nispeten küçük bedeli ifade etmek ne kadar anlamlı olur bilemiyorum.
Kayıtlara geçsin diye…
Her ne kadar içerden çıkmış olsam da dışarda çektiğim çileler ve şimdi yurt dışında çok büyük zorluklarla hayata tutunma mücadelesi veriyor olmam nedeniyle, empati yapabilme gücümün üst seviyede olduğuna inanıyorum. Kötülerin zulmü ve kaderin hükmüyle açığa alınmayı, KHK ile ihracı, nezarethaneyi, F Tipi Kapalı, T Tipi Kapalı ve Açık cezaevlerini, 2 kez 1 yılı aşkın süre görmüş birisi olarak içerde aldığım notları sizlerle paylaşarak “kayıtlara geçirmek” istiyorum.
Bir hayalim vardı!
F Tipi yüksek güvenlikli kapalı ceza evinde kâğıtlara kısa kısa notlar alıyordum. 40 gün sonra T Tipi kapalı ceza evine nakledilince, kantinden sipariş ettiğim 150 sayfalık defterime yazmaya başladım. Okuyacağınız satırlar içerden notlar! Her koğuş aramasında defterime el konacak diye çok tedirgin olurdum. Zira tüm dolaplar, ranzalar, koğuşun her tarafı aranırdı. Hatta sürekli dilekçeler yazarak cezaevi yönetimiyle mücadele eden Karadenizli bir Hafız vardı. Hemen her aramada defterine el koyarlar ve tüm dilekçelerine rağmen geri vermezlerdi. İçeriden tahliye olmayı başaran bu defter benim için büyük mutluluk kaynağı ve bitmez bir hazine hükmünde!
İlk defter bitmek üzereydi, ikinci defter siparişini vermeyi düşünürken, 10 aylık ilk tutukluluk sonrası “tutuksuz yargılanmak üzere” tahliye oldum. Defterdeki notların bir gün yayınlanacağı hayaliyle hayata tutundum. Yazarak hayatta kaldım anlayacağınız! Şimdi, 2016’dan beri yayınlanmayı bekleyen notları sizlerle paylaşmanın heyecanını yaşıyorum. İçerinin meşhur klişesi “görüldü” mührünü, bu yazılara hepinizin okuyarak vurmasını arzu ediyorum.
İçerden notlar
Bu yazılarda amacım, 2016 yılında KHK ile mesleğinden ihraç olan ve halen mesleğini yapamayan bir eğitimci-yazar olarak, hapishanedeyken şahit olduğum yaşanmış olayları, kader arkadaşlığı yaptığım farklı ırktan, inançtan ve meslek gruplarından mağdurların hikâyelerini, günlük olarak aldığım kayıtları ve yaptığım yaklaşık 30.000 sayfalık kitap okumalarından aldığım notları paylaşarak masum, mazlum ve mağdur insanların sesini duyurmaya katkı sağlamak.
Dönemler farklı, dertler benzer…
Bu yazılarda yandık-bittik-mahvolduk serzenişleri olmayacak! Bazen tebessümle bazen hüzünlenerek içerdekilerin duygularına ortak olacaksınız. İçerde aldığım notları bugünün değerlendirmeleriyle de harmanlamaya çalışacağım. Çünkü Anadolu’da devirler değişse de benzer dertler hiç bitmeden devam ediyor. Bu ifritten sürecin sadece şu son 10 yılında şu ana kadar yaklaşık; 2.717.000 sorgulanan, 600.000 gözaltı, 100.000 tutuklu kadın, 400.000 tutuklu erkek, 500.000 toplam tutuklu, 3.000 çocuk, 864 bebek, 200.000 ihraç, 952 (93 intihar) vefat var.
Hepimizin hikâyesi!
26 yıl emek verdiğim eğitimcilik kariyerim bir KHK ile buhar oldu! Tekrar eğitimciliğe dönüş yaş ve sağlık sorunlarım nedeniyle şu an için mümkün görünmemektedir. Bundan sonra vaktimin büyük kısmını tutku derecesinde yaptığım yazmaya ayırmak istiyorum. Bu yazıların “benim hikâyem” olarak kalmasını istemiyorum. Hepimizin Hikâyesi’ni hep birlikte yazarsak geleceğe anlamlı bir miras bırakmış olacağız.
Hikâyeni paylaşarak çoğalt!
Pazarcılık, hamallık, kuryelik, taksicilik, vasıfsız işçi vb. fark etmez her ne iş yapıyorsanız yapın hikâyenizi paylaşın. Bedene dayalı işlerin aşırı derecede yorucu olduğunu ve uzun vakitler aldığını bizzat biliyorum. Hayatın ağır şartları nedeniyle istesek de birçoğumuz için şu anda kendi mesleğimizi yapmamız zor görünmektedir. Fakat hepimizin yapabileceği bir şey var; kendi hikâyemizi paylaşarak çoğaltmak!
Yazmak, hayat kurtarır!
Unutmayın; yazmak ve konuşmak en iyi terapi araçlarındandır! Yazan, aktaran veya okuyan olun fakat lütfen susmayın! Emin olun ki içinize atacağınız dertler kaybolmayacak, bilakis içinizde artarak sizi esir alacak. Hepimizin Hikâyesi’ni birlikte yazalım mı? Ben başlıyorum… Unutmayın, yazmak, okumak, paylaşmak hayat kurtarır!
Not: Yaşadığınız veya şahit olduğunuz hikâyeleri aşağıdaki e-posta adresine ulaştırabilirsiniz. Mekân ve şahıs isimlerini doğrudan aktarmadan yazılarınızı okuyucularımızla paylaşmaktan mutlu oluruz: hatirhakki@gmail.com